Tanju Gürsu … Hem sinemanın hem de Trabzonspor’un bıçkın delikanlısı!

27 Ekim 1938 tarihinde Hayati ve Mediha Gürsu çiftinin beş çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Trabzon’un İskenderpaşa Mahallesinde büyüyen Gürsu, ilkokul, ortaokul ve liseyi Trabzon’da bitirdi. Üniversite eğitimi için gurbetin, İstanbul’un yolunu tutan Tanju Gürsu, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydını yaptırdı ve Trabzon talebe yurdunda kalmaya başladı. 1961 yılında üçüncü sınıf öğrencisiyken akrabası olan Acar Filmin sahibi Murat Köseoğlu’nun yanına her zaman olduğu gibi harçlığını almaya gitti. O dönem Tanju Gürsu’nun babası harçlığını oraya yollar, Tanju da her ay Murat Köseoğlu’nu ziyaret edip harçlığını alırdı.

Yine bir gün Köseoğlu’ndan parayı alıp yurduna döndüğünde arkadaşları Tanju’ya, Murat Köseoğlu’nun arayıp ertesi gün kendisini beklediğini söylerler. Tanju şaşırır, “Şimdi oradan geliyorum” diyerek yanıtlar arkadaşlarını. Ertesi gün bir daha aynı yere gittiğinde Murat Köseoğlu telefonla birini çağırır. Gelen bir gün önce orada otururken gördüğü adamdır. Dönemin ünlü yönetmenlerinden Aydın Arakon. Tanju ile konuşur ve bir deneme filmi çekmek istediğini söyler. Tanju hem şaşırır hem de heyecanlanır. Babasının bu işe kızacağını söyleyen Tanju’ya, “ben babanı hallederim” cevabı Murat Köseoğlu’ndan gelince Karadeniz’in bıçkın delikanlısının sinema kariyeri de başlamış olur.

24 Ekim 1962 tarihinde vizyona giren ‘’Fosforlu Oyuna Gelmez’’ filmi Tanju Gürsu’nun oyunculuk kariyerindeki ilk filmi olur. Yönetmenlik koltuğunda Aydın Aragon’un oturduğu filmde Orhan Günşiray, Neriman Köksal, Fatma Girik, Ahmet Tarık Tekçe, Hüseyin Baradan ve Altan Erbulak gibi usta oyuncularla birlikte rol alır. Hukuk Fakültesi’nde süren eğitimini sinema uğruna üçüncü sınıfta bırakma kararı alan Tanju Gürsu, dönemin ünlü dergilerinden biri olan Ses Dergisi’nin açtığı sinema oyuncuları yarışmasında Filiz Akın ile beraber kapak birincisi seçilir. 1962 senesinde dört filmde daha oynar. Bir sonraki yılda da altı filmde rol alan Gürsu, 1964 senesine gelindiğinde Halit Refiğ’in çektiği Gurbet Kuşları filmi ile büyük çıkış yakalar. Bu filmde Filiz Akın ve Cüneyt Arkın ile beraber rol alır ve film ‘en iyi yönetmen’ ve ‘en iyi film’ dallarında Antalya Film Festivalinde iki ödül birden kazanır. Aynı yıl Duvarların Ötesi filmi de seyirciden tam not alır. 1965 senesinde ise “Cumartesi Senin Pazar Benim” filminde Selda Akkor ve Fikret Hakan ile beraber başrolde oynar. Haremde Dört Kadın, Mazi Kalbimde Yaradır, Mardin Münih Hattı en beğenilen filmleri arasında yer alır. 1969 yılında Türkan Şoray ile birlikte kamera karşısına geçen Gürsu Fosforlu Cevriyem filminde canlandırdığı Kıtipiyoz Çetin karakteri ile seyircinin gönlünde bir kez daha taht kurar. 1988 yılında Halit Refiğ’in çektiği Kurtar Beni ile 25. Antalya film festivalinde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü alan Tanju Gürsu, 1997 yılında yine Halit Refiğ’in yönettiği Köpekler Adası filmiyle de 34. Antalya Film Festivali’nde ‘en iyi erkek oyuncu’ ödülünün sahibi olur. 2003 senesinde ise 40. Antalya Film Festivali’nde yaşam boyu onur ödülünün sahibi olur. Sinema kariyeri boyunca 160’ın üzerinde filmde oynar. Aynı zamanda beş filmin yönetmenliğini, sekiz filmin ise senaristliğini yapar. Bir dönem Özden Çelik ile beraber Anıt Film şirketini kurar ve yapımcılığa başlar. 30’u aşkın filmin yapımcılığını üstlenir. Dile kolay yarım asırlık bir ömür sinema ile geçer…

1968 yılında kendisi gibi Trabzonlu olan Ayla Gürsu ile evlenir. 1970 ve 1974 yıllarında doğan Kerem ve Emre adında iki oğlu vardır. Sinemayı örgütleyen adam olarak kendisini tanıtan Gürsu, sinemacılık ile ilgili ne kadar dernek kurulmuşsa hepsinin içinde yer almıştır. Yeşilçam’ın örgütlenmesinde en ön sıralarda yer almıştır. 1978 senesinde Türk sinemasının sosyal hakları için 5000 kişinin yaptığı Ankara yürüyüşünün liderliğini yapmıştır. O yürüyüşün sonucunda birçok hak ve emeklilik konuları sinemacılara kazandırılmıştır.

Tam 20 yıl önce verdiği bir demeçte; “Yönetmenlerimiz genç, harika çocuklar ama bu toplumun kriterlerini çoğu bilmiyor. Halkı tanımıyorlar. İnsanlar kendi toplumunu bilmiyorsa yaptığı eserler de topluma mâl olmaz. Bu genç nesil kafeleri, barları biliyor. Filmi de oraya göre yapıyorlar. Oysa toplumun dilini bileceksin, dinini bileceksin, kültürünü bileceksin. Aksi takdirde yaptığın film halka ulaşmaz. Birde halk sinemaları kayboldu. Plazalara kaydı sinema. Halk plazaya gidip film izlemez. Günümüz filmleri sosyeteye yapılıyor sanki. O filmlerde sosyete dünyasında kalıyor. Halkı yansıtmıyor. Halk da o filmleri seyretmiyor” diyordu Tanju Gürsu.

En önemli dostlarından biri olan Türkan Şoray, Tanju Gürsu için; “Birlikte aynı filmlerde olmaktan mutluluk duyduğum jönlerden biridir. O Türk sinemasının bıçkın jönüdür. Oynadığı rollerde bunu görürsünüz. Kavgacı, korkusuz, gözü pek, mert, güvenilir, sevdi mi tam seven gerçek hayatta da Tanju budur” söylemlerinde bulunur.

Tanju Gürsu, Türkan Şoray ile oynayacağı bir filmin çekiminde Türkan Şoray’ın üzgün olduğunu görür. Sebebini öğrenmek için Şoray’ın olduğu tarafa yöneldiğinde kendisine Türkan hanıma laf atıldığını ve sözlü tacizde bulunulduğunu öğrenince deliye döner. Kalabalığa korkusuz bir şekilde giren Gürsu laf atan 4-5 kişiyle yumruk yumruğa kavga eder. Karadeniz insanının özelliklerini bire bir yansıtan Tanju Gürsu haksızlığa hiçbir şekilde gelemez. Çok kavgalar etmiştir. Bu kavgalar hayatında genellikle ya sinema için olmuştur ya da Trabzonspor için…

Trabzonspor Tanju Gürsu’nun hayatında bir vazgeçilmezdir. Gurbete gittiği yıllarda henüz kurulmamıştır Bordo-Mavili ekip. Sinema kariyerinde zirveyi gördüğünde ise henüz yeni kurulan Trabzonspor ikinci ligde mücadele eder. O günden beri hizmet eder
Trabzonspor’a. Takım neredeyse Tanju da oradadır. İstanbul, Adana, İzmir hiç fark etmez. Bazen Trabzon Şehir Stadı’nda futbolcularla birlikte sahaya çıkarken görür onu seyirci, bazen ise bir deplasmanda direk taraftarın yanında. Takımla beraber aynı otelde kalır, futbolcu ve yönetimin neye ihtiyacı varsa yerine getirmeye çalışır. Milli takım kampına bile gider; milli oyuncularımızı orada da yalnız bırakmazdı.

“Trabzonspor Birinci Lig’e yükseldiği tarihlerde Şamil Ekinci, Utku Bozoğlu, Nizamettin Algan ve Süha Akçay ile birlikte Trabzonspor için hamal gibi çalıştık. Çalışacaktık çünkü biz Trabzonluyduk ve Trabzonsporluyduk” demişti usta oyuncu. Trabzonsporlu olması ona seyirci kaybettirmişti, düşmanlar kazandırmıştı. Ekmek parasını sinemadan kazanıyordu ama bu olanlar bile takımına hizmet etmekten geri koymuyordu onu.

Çok kavgalar etmişti Trabzonspor için. Gerek tribünde, gerek sokakta… Takımına kötü söz söylenmesine dayanamıyordu, hemen karşılığını verip başlıyordu kavgaya. “Hiçbir kavgayı ilk ben başlatmadım ama sevdiğim bir şeye de kötü söz söylenmesine izin vermem” diyordu. O dönemler Trabzonspor için İstanbul’da geceler düzenlenirdi. O geceleri düzenleyenlerin en ön sıralarında yine Gürsu yer alıyordu.

Efsane oyuncularımızdan Necati Özçağlayan’a Tanju Gürsu’yu sorduğumuzda, verdiği ilk yanıt “Esprili, babacan ve çok iyi bir Trabzonsporlu” oluyordu. “Yönetici olmamasına rağmen tüm deplasmanlara geliyordu Tanju Gürsu. O dönemlerde maddi ve manevi tüm varlığını ortaya koyuyor, bu kulüp için çok ama çok çalışıyordu.”

Sevdası için yapmadığı bir şey kaldı mı sorusu geliyordu akıllara. Mesela ülkenin en önemli aktörlerinden biri, kariyerinin zirvesinde olan biri tuttuğu takım için futbolcu kaçırır mı? Evet, kaçırır. O isim Tanju Gürsu ise onu da yapar.

1977 yazında Necdet ve Orhan’ı başka takımların elinden korumak için kaçırmıştır. O an sevdası için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmıştır Tanju Gürsu. Gönül verdiği renkler için bu kadar çalışmanın ve koşuşturmanın mükafatını da efsane yıllarda kaldırılan her kupa ile fazlasıyla alıyordu. 1998-1999 sezonuna gelindiğinde dönemin başkanı ve aynı zamanda Onursal Başkanımız Mehmet Ali Yılmaz’ın ekibinde yer alan Tanju Gürsu, İdari ve Teknik işlerden sorumlu Başkan Yardımcılığı görevinde bulunarak 31 yıldır sürdürdüğü Trabzonspor’a hizmet görevini bu kez resmiyete dökmüştü.

Bu görevden ayrıldıktan sonra yavaş yavaş hem sinemada rol almayı hem de Trabzonspor maçlarına gitmeyi bırakır usta aktör. Son oynadığı film 2007 yılında vizyona giren ve birçok usta oyuncunun oynadığı ‘’Hicran Sokağı’’ filmi olur. Trabzonspor tarafında ise artık birileriyle kavga etmek istemiyordu. Hem yorgun kalbi de maç izlemeye pek dayanmıyordu artık.

Solunum yetmezliği sebebiyle hastanede tedavi altında tutulan Tanju Gürsu, 7 Haziran 2016 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Geride ise hiçbir zaman unutulmayacak onlarca film, o tok sesi, kaytan bıyığı, kabadayılığı, Kıtipiyoz Çetin’i ve Trabzonspor sevgisi kaldı. İyi ki geçtin hayatımızdan büyük usta, iyi ki…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz